Geleceğe hazır üreticiler cobotlar ve esnek üretimden nasıl yararlanabilir?
17 Mart 2020, Salı, Kolaboratif Robotik tarihinde yayınlandı
Birleşik Krallık ve Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinin, özellikle teknik uzmanlar açısından önümüzdeki on yıl içinde ciddi iş gücü sıkıntısı yaşayacağı öngörülüyor. Aynı zamanda ürün yaşam döngüleri gittikçe kısalıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), buna rağmen otomasyon alanında ek yatırım yapma konusunda isteksiz olabilir. Ancak kolaboratif robotlar (cobotlar) kolay kurulumlarıyla hızlı ve ekonomik bir çözüm sunarken üretim esnekliği, kalitesi ve hızını artırıp şirketlerin değişen pazar koşullarına hızlı bir şekilde yanıt verebilmesini sağlar. OMRON'un TM cobot serisi bu çok yönlülüğe iyi bir örnektir.
Robotlar iş gücünü ele mi geçirecek yoksa KOBİ'lerin geleceğe hazırlanmasına yardımcı mı olacak? İlk kez 1960'larda endüstriyel üretimde kullanılan robotların sayısında o zamandan bu yana olağanüstü bir artış görüldü. Uluslararası Robot Federasyonu (IFR) ve Fraunhofer IPA'nın "2019 Dünya Robotik Raporu"ndaki verilere göre dünya çapında her yıl 500.000 ila 600.000 yeni robot sistemi faaliyete geçirilmektedir. Özellikle Asya pazarındaki robot sistemleri, gözle görülür şekilde artış göstermiştir.
Avrupa'daki küçük ve orta ölçekli üretim şirketleri, küresel alandaki devamlı ekonomik büyümeye ayak uydurmak istiyorlarsa yalnızca maliyetlerini düşürmek için bile otomasyona daha fazla yatırım yapmalıdır. Bununla birlikte, iş gücü açığı artmaya devam ediyor. Almanya Federal İstatistik Dairesi'nin tahminlerine göre, düşük doğum oranları nedeniyle mevcut iş gücü 2013'te yaklaşık 44 milyonken 2030'da yaklaşık 40-42 milyona düşecek. Diğer Avrupa ülkelerinde de benzer bir düşüş yaşanabilir. BCG'ye (Boston Consulting Group) göre, 7,7 milyona kişiye varan bir iş gücü eksikliği beklenebilir. Bu düşüşü önlemek adına daha iyi otomasyon süreçlerine ihtiyacımız var.
Cobotlar daha fazla esneklik sağlıyor
Ancak klasik endüstriyel robotlar, birçok alanda kalıcı bir çözüm sağlamayacak. Büyük yatırımlar gerektiren bu teknoloji, günümüz ve gelecek ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar esnek değil. Geleneksel üretim hatları çok sayıda ürün üretmek için tasarlanmıştır. Ancak ürün yaşam döngüleri gittikçe kısalıyor. Örneğin, 1970'lerde bir aracın ortalama ürün yaşam döngüsü sekiz yılken günümüzde araç modelleri genellikle iki ila üç yıl sonra ilk modifikasyonlarını alıyor. Yeni ürün geliştirmeleri arasında geçen zaman, neredeyse her sektörde kısalıyor ve birçoğu yeni eğilimlere nispeten kısa bir süre sonra yanıt vermek zorunda kalıyor. Üretim ve otomasyonun da bu senaryoya uyum sağlaması gerekiyor. Cobotlar işte tam bu noktada devreye giriyor.
Piyasaya ilk olarak 2008 yılında sürülen cobotlar nispeten yeni bir endüstriyel robot kategorisini temsil ediyor. Emniyet çiti tarafından insanların çalışma alanından ayrılmaları gereken geleneksel robotların aksine cobotlar, insanlarla güvenli bir şekilde çalışmak üzere geliştirildi. Ayrıca kullanıcılar, bu "asistan robotlar" ile uygulama programlamak için daha az zamana ve paraya ihtiyaç duyuyor.
Buna ek olarak cobotlar farklı görevler üzerinde çalışmak için bir konumdan diğerine kolayca taşınabiliyor. Konvansiyonel endüstriyel robotların ise tek bir konumda kalması gerekiyor ve bunlar genel olarak yalnızca robot hücresindeki belirli bir görev için kullanılabiliyor. Bu nedenle cobotlar çok daha fazla esneklik sağlıyor. Cobotların yerine getirebileceği çeşitli görevler; parça kaldırma, sıralama ve paletleme için basit alma ve yerleştirme uygulamalarından makine montajı, sipariş toplama, paketleme ve test işlemlerine kadar farklılık gösteriyor. Cobotlar yapıştırıcı ve sızıntı önleyici maddeleri uygulamak, parçaları birleştirmek veya sökmek, ölçüm yapmak, test etmek, kontrol etmek ve vidalama işlemlerini üstlenmek için yardımcı olabiliyor. Çalışanlar bu sayede monoton, fiziksel olarak zorlayıcı ve hatta tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kalmıyor. Bununla birlikte, hassas işlerde cobotlardan destek alıp temel becerilerine odaklanabiliyorlar.
Cobotlar kullanıcı dostu ve çok yönlüdür
OMRON TM cobot serisi, cobotların günümüzde ne kadar çeşitli alanlarda hizmet verdiğini ve süreci ne kadar kolaylaştırdığını gösteriyor. Serideki farklı modeller otomotiv, yarı iletken, yiyecek, paketleme ve kozmetik sektörleri gibi neredeyse her türlü ortam için uygundur. Akış şeması tabanlı programlama, sezgisel HMI kullanıcı arayüzü ve elle yönlendirilen basit öğretme fonksiyonları sayesinde programlama hakkında önceden detaylı bilgi sahibi olmak gerekmez. Kullanıcılar, tıpkı bir PowerPoint sunumu gibi tüm fonksiyon bloklarını birleştirebilir ve önceden tanımlanmış özellikleri istenen parametrelerle doldurabilir. Cobotlar; entegre kamera, görsel denetim ve aydınlatma sistemi gibi öğeleri hassas bir şekilde ele alıp takip etmelerini sağlayan özelliklere sahiptir.
Desen, barkod ve renk tanıma gibi birçok temel fonksiyon; algılama, denetim, ölçüm ve sıralama uygulamalarının kolayca uygulanmasını ve gerekirse diğer gereksinimlere göre uyarlanabilmesini sağlar. OMRON'un yer işareti konumu algılama özelliği sayesinde bir cobot nerede olduğunu bilir ve ek çaba veya yeniden kalibrasyon gerekmeden başka bir makineye uyum sağlayabilir. OMRON'un LD serisi mobil robotlarıyla birleştirilebilen cobotlar daha da otonom bir şekilde hareket edip gereken her yerde çalışabilir.
